Meme kanseri, kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Son yıllarda yapılan iyileştirmeler, meme kanserinin taranması ve tedavisinde büyük aşamalar kaydedilmesine ve buna bağlı olarak daha yüksek hayatta kalma oranlarına yol açmıştır. Hayatta kalanların yaşam kalitesini artırmak için yapılan çalışmalar, meme kanseri tedavisine bağlı komplikasyonlara odaklanmıştır. Özellikle ağrı, omuz hareketliliğinde bozulma, güç azalması ve kol lenfödemi gibi üst ekstremite bozuklukları yaşam kalitesini düşürebilmektedir.
Meme kanseri tedavisinin akut aşamasında, cerrahi ve radyoterapi skar dokusu oluşumuna, yara oluşumuna ve yumuşak dokuların kısalmasına neden olabilmektedir. Bu durum, başlangıçta lokal ağrı ve sonrasında omuz hareketliliğinde azalma gibi üst ekstremite bozukluklarına sebep olabilir. Ameliyat sonrasında ise yapışkan kapsülit, miyofasiyal disfonksiyonlar ve sinir disfonksiyonları gibi durumlar ağrı ve omuz hareketliliğinde bozulmaya neden olabilir. Ayrıca meme kanseri sonrası üst ekstremitede güç azalması da görülebilir. Bu üst ekstremite bozuklukları, günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmede zorluklara neden olabilir. Diğer bir olası faktör ise aksiller web sendromu ve lenfödem gibi lenfovasküler bozukluklardır. Meme kanseri sonrasında lenfödem gelişimi önlenmeye çalışılmaktadır. Lenfödem, hastaların %20’sinde olduğu bilinmektedir. Ayrıca meme kanseri sonrasında ağrı ve hareket kısıtlılığı gibi diğer üst ekstremite bozuklukları da yaygındır. Bu bozukluklar %12-51 oranında ağrı ve %1,5-50 oranında hareket kısıtlılığı olarak gözlemlenebilir. Bu durum, hastaların günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlama yaşamalarına ve yaşam kalitelerinin düşmesine neden olabilir.
Meme kanseri için yapılan farklı tedavi yöntemleri, üst ekstremite bozukluklarının riskini artırabilir. Meme kanseri sonrası fizik tedavi programıyla, ameliyat sonrası ağrı ve hareket kısıtlılığının tedavi edilmesi ve uzun vadede diğer bozuklukların ve günlük yaşam aktivitelerindeki kısıtlamaların önlenmesi önemlidir. Fizik tedavi yöntemleri arasında pasif mobilizasyon teknikleri, manuel germe ve transvers zorlama, miyofasyal gevşetme teknikleri ve egzersizler yer almaktadır. Ayrıca güçlendirme egzersizleri de kol gücünün geri kazanılması için önemlidir. Fizik tedavi programının zamanlaması ve yoğunluğu dikkate alınmalıdır, çünkü yan etkilere neden olabilir.
Egzersiz programlarının süresi taburcu olana kadar günde 2 seans, 3 ay boyunca 9 seans ile 42 gün boyunca 14 seans arasında değişiyor. Diğer çalışmalar egzersiz programlarının içeriğini veya süresini belirtmedi. Kısa vadeli sonuçlara izin veren üç çalışma, sadece 42 gün, 3 ay veya 6 aylık bir takip süresine sahipti. Herhangi bir egzersiz programının hiç tedavi olmamasından daha iyi olduğu bulundu. Ancak hangi egzersizlerin, yoğunluğun ve sürenin kesin sonuçlara yol açtığı zor belirleniyor. Literatüre göre, Görsel Analog Skalasında 13 mm’lik bir değişiklik klinik olarak anlamlı kabul ediliyor. Bir çalışmada egzersiz grubunun 3 ay sonra Görsel Analog Skalasında önemli ölçüde daha iyi olduğu tespit edildi. Gruplar arasındaki farkın 13 mm’den fazla olması, bu sonucun klinik olarak anlamlı olduğunu gösteriyor. Omuz hareket açıklığı için, klinik olarak anlamlı minimum değişiklik 15° ile 24° arasında değişiyor. Bu nedenle, bazı çalışmalarda germe, mobilizasyon ve tek başına egzersiz terapisinin birlikte uygulanması daha iyi sonuçlar elde edilmesini sağlıyor.
İstanbul’da evde fizik tedavi hizmeti veren kuruluşumuz, meme kanseri de dahil tüm kanser vakalarında gerekli durumlarda hastanın evinde bu hizmeti sağlıyor. Siz de Maltepe, Kadıköy, Kartal, Beykoz, Ümraniye, Üsküdar, Ataşehir gibi anadolu yakası ilçeleri ve Beşiktaş, Mecidiyeköy, Esenler, Sarıyer, Bakırköy, Şişli gibi avrupa yakası ilçelerinde evde fizik tedavi hizmeti almak istiyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz.